EĞER
Eğer bir çocuk kınayarak yaşarsa
Suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk düşmanca davranışlar içinde yaşarsa
Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilerek yaşarsa
Sıkılganlığı öğrenir.
Eğer bir çocuk utanç içinde yaşarsa
Suçluluk duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk düşmanlıklar içinde büyürse
Saldırganlığı öğrenir.
AMA
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yaşarsa
Sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk teşvik edilerek yaşarsa
Güvenmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk değer verilerek yaşarsa
Saygı duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk eşitlik ortamında yaşarsa
Adaleti öğrenir.
Eğer bir çocuk güven duygusu içinde yaşarsa
İnanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk beğenilerek yaşarsa
Kendisiyle barışık olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve dostluk içinde yaşarsa
Dünyada sevgi aramayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sevgi içinde büyürse
Sevmeyi öğrenir.
Çocuk ailenin, aile de toplumun ürünüdür.
Çocuk yaşadığını öğrenir.
Sınavlara Hazırlıkta Ailelerin Dikkat Etmesi gereken Hususlar
Sınava hazırlık aşamasındaki gençlerin ilgili ve anlayışlı aile beklentileri daha da artmaktadır. Sınav kaygısı yaşayan gençlerin kaygılarının sadece sınavla ilgili olduğunu düşünmek yanlış olur.
Oysaki kaygının temel sebebi gencin çevresi tarafından olumsuz olarak algılanma korkusudur.
Yani bu süreçte genç, başarısız olduklarında başta ailesine akabinde akraba, komşu, arkadaş gibi kişilere ne diyeceğini düşünür.
Bu durum gençlerin kaygı yaşamalarına ve sınavla ilgili öğrenme sürecinde olumsuz etkilenmelerine neden olmaktadır.
Üniversite sınavlarına hazırlık aşamasında iyi konsantrasyon ve motivasyon başarının en önemli unsurlarıdır. Bu nedenle öğrenci kendinin olumsuz etkileyecek duygu ve düşüncelerden uzaklaştırmak zorundadır. Bunu tek başına gerçekleştirmesini beklemek yanlış olur. Bu noktada aile, okul, dershane öğrencinin yanında olmak zorundadır. Gencin, " başarısız olursam aileme ne derim?" "Tanıdıklarım benim hakkında ne düşünür?" "sonra onların yüzüne nasıl bakarım?" gibi sorulardan arındırılması gerekir.
Hiçbir öğrenci sınavlara başarısız olmak için girmez, dolayısıyla başarısızlıktan ziyade öğrencinin başarılı noktalarını vurgulamak ve onları yüreklendirmek zorundasınız.
Dikkat edilmesi gereken nokta, ona her fırsatta değerli olduğunu hissettirmek ve sınavda başarılı olsa da olmasa da bunun kendileri açısından değişmeyeceğini vurgulamaktadır.
Kaygının yüksek olması, öğrenmeyi olumsuz etkilemekle beraber, kaygının olmaması da öğrenmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle dengeleri iyi yakalamak gerekir.
"Devamlı çalış, hiç çalışmıyorsun, bu gidişle sen beceremezsin" demek ne kadar yanlışsa, " Sen nasıl olsa yaparsın, boş ver bu kadar üzerinde durma" gibi söz ve davranışlarda yanlıştır. Başta ona destek verir gibi gözüken cümleler kaygı düzeyini yükselttiği için zararlı olabilir.
Sonuç olarak ailenin gence, doğru ve motive edici bir yaklaşım içinde olması gerekir.
Gençlerle sürekli iletişim içinde olmalı, sadece başarılı olduklarında değil her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
Onlara, çalışabilmeleri için gerekli maddi ve manevi olanakları sağlamalıyız.
Gençlerin, yetenek ve kapasitelerini iyi değerlendirmeli ve beklentilerimizi bu özelliklere göre ayarlamalıyız.